Ömer Çelik: "Odak PKK'nın feshedilip silah bırakmasına dönüktür"

Haberler

New member
Ömer Çelik'ten açıklamalar

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MKYK toplantısının ardından açıklama yaptı. Meclis'teki süreç komisyonuna ilişkin "Odağı kaybetmemek lazım. Odak PKK'nın feshedilip silah bırakmasına dönüktür" dedi. Çelik, sahte diploma skandalına ilişkin ise "Sonuna kadar gideceğiz. Devlet içerisinde sahtecilik yapan şebeke, çete ne varsa ne varsa söküp atacağız" ifadelerini kullandı.

AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı.

AK Parti Konferans Salonu'ndaki toplantı saat 15.48'de başladı. Toplantı yaklaşık 2 saat 20 dakika sürdü. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, toplantı sürerken açıklamalarda bulundu.

Çelik, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Teşkilat Başkanı Ahmet Büyükgümüş koordinasyonunda, "Türkiye Yüzyılı Buluşmaları" adıyla yeni bir yaz çalışmasına başlanacağını belirterek, "8 Ağustos günü bütün arkadaşlarımızla birlikte 15 Eylül'e kadar sürecek bir dönemi kapsayacak şekilde hem insani temaslar anlamında hem siyasi çalışmalar anlamında vatandaşlarımızla buluşacağımız yeni bir çalışma başlatıyoruz. Burada MYK üyelerimiz, MKYK üyelerimiz, milletvekillerimiz, bakanlarımız bu çalışmalarda yer alacaklar. Böylece vatandaşlarımızla hem gündeme dair konuları paylaşmak açısından hem de insani açıdan bu buluşmaları yoğunlaştırmak açısından ağustos ve eylül aylarının yarısını kapsayacak şekilde bir çalışma başlatıyoruz" dedi. "ODAĞI KAYBETMEMEK LAZIM" Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın MKYK toplantısının açılış konuşmasında, yeni dönem çalışmalarıyla ilgili talimatlar verdiğini ve "Terörsüz Türkiye" sürecine ilişkin hassasiyet vurgusu yaptığını aktardı. Çelik, "PKK'nın feshinin gerçekleşmesi hem de silah bırakma, silah yakma, teslim etme şeklindeki sürecin tamamlanması açısından Meclis'teki komisyon çalışmalarına başladı. Orası bir zemin oluşturacak, bir dayanak oluşturacak. Dolayısıyla Meclis, gündemine hakimdir. Meclis gündemine hakim olduğu gibi komisyon da gündemine hakimdir. Bunun özellikle altını çiziyorum. Çünkü başından itibaren silah bırakma ve fesihle ilgili olarak, "Terörsüz Türkiye" hedefine ulaşmakla ilgili bu çalışmalar yapılıyor. Ama şimdi görüyoruz ki aslında komisyonun kuruluş amacının dışında bazı misyonlar yüklemeye dönük de bazı açıklamalar yapılıyor. Tabii bu bize soruluyor bu çerçevede. Odağı kaybetmemek lazım. O da PKK'nın fesih edilmesi ve silah bırakmasına dönüktür. Onun dışındaki çerçevelerin bununla bağlantısı yoktur" diye konuştu. "SÜREÇ, TERÖRSÜZ TÜRKİYE HEDEFİNE ULAŞMA SÜRECİDİR" Çelik, sivil bir anayasayı Türkiye'ye kazandırmanın her zaman bir hedef olduğunu belirterek, "Geçmiş zamanlarda da çalışmalar yapıldı; ama maalesef olmadı. Biz bununla ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Dolayısıyla adı üstünde bizim açımızdan süreç "Terörsüz Türkiye" hedefine ulaşmakla ilgili bir süreçtir. Bunun bölgemizdeki son gelişmeler dikkate alındığında bir terörsüz bölge hedefine ulaşılması bakımından da ne kadar kritik olduğunu her seferinde ifade ediyoruz. Dolayısıyla arzu ettiğimiz şey toplumumuzun her kesimiyle konuşan, görüşlerini paylaşan bir çerçevede, nitekim bunu Türkiye Yüzyılı Buluşmaları çalışmaları sırasında da bu meseleye nasıl baktığımızı, bu meseleyi bir pazarlık meselesi olarak değil Türkiye'nin Terörsüz Türkiye hedefine ulaşması için değerlendirdiğimizi ifade eden mesajlarımızı vatandaşlarımıza ulaştıracağız. Tabii ki bu çerçevede vatandaşlarımızla buluştuğumuz gibi hususen de bilhassa şehit ailelerimize de ziyaretler yapacağız. Onları tabii ki dinleyeceğiz" dedi. "SONUNA KADAR GİDECEĞİZ" Sahte diploma soruşturmasına ilişkin Çelik, "Devlet kurumları tarafından bu hareketlilik bir yıl önce tespit edilmiştir. Bu hareketlilik tespit edildikten sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın koordinasyonunda hassas bir şekilde bu soruşturmalar yürütülmüştür. Geçen sene 2024 Ağustos ayı itibarıyla ve bu senenin 21 Mayıs'ı itibarıyla da esasında bu bir dava sürecine dönüştürülmüştür. Bu süre içerisinde bütün deliller toplanmıştır. Bu deliller çerçevesinde HTS kayıtlarından diğerlerine kadar her şey takip edilmiştir, değerlendirilmiştir, dosyaya konulmuştur. Dolayısıyla burada aslında devlet kurumlarının çok önceden bir yıl öncesinden fark ettiği bir durum söz konusudur. Tabii bu süre içerisinde kamusal hayatta herhangi bir zararın ortaya çıkmaması için ilgili kurumlar uyarılmıştır yapılması gerekenlerle ilgili. İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı zaten koordinasyonda vardır. Aynı şekilde YÖK ve diğer kurumlar da bu şekildedir. Bunun üzerine kararlılıkla gidiyoruz. Bunun sonuna kadar gideceğiz. Arkadaşlarımıza dönük birtakım iftiralar söz konusu oluyor. Bunlara tabii ki prim vermeyeceğiz. Bunun sulandırılmasına müsaade etmeyeceğiz. Devlet içerisinde bu şekilde sahtecilik yapan şebeke, çete ne varsa devletten söküp atacağız" diye konuştu. "PARTİLER ARASI BİR TARTIŞMAYA ÇEVİRMEYE ÇALIŞIYORLAR" Çelik, yargı sürecinin işlediğini söyleyerek, "YÖK ve diğer kurumlar hassasiyetle meselenin koordinasyonun içindedir. İçişleri Bakanlığı görevini yapmaktadır. Adliye görevini yapmaktadır. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bütün delilleri bir yıl öncesinden toplamış ve konuyu bir dava sürecine dönüştürmüştür. Devletteki bu şebekeleşme, bu tip faaliyetleri yapanlar, devlet hayatından ya da devlet hayatına musallat olan bütün bu yapılar jiletle kazınacaktır. Hukuk çerçevesinde bunun gereği bu çerçevede yapılmış olacaktır. Hukuk sistemi işliyor. Adliye görevinin başındadır. Emniyet görevini yapmaktadır. YÖK ve diğer kurumlar tabii ki hassasiyet halinde konuyu takip ediyorlar. Birtakım dezenformasyonlar çıktı. 400 tane akademisyen atanmış vesaire diye. Bunların hepsi yalanlandı zaten. Bunların ayrıca devlette bazı işlemlere dönük olarak bir zarar ortaya çıkarmaması için de kurumlar en baştan itibaren uyarılmıştır. Şimdi bunu partiler arası bir tartışmaya çevirmeye çalışıyorlar" ifadelerini kullandı. "KATLİAM ŞEBEKESİ YARGI ÖNÜNE ÇIKARILMALIDIR" Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açılış konuşmasında Filistin ve Gazze'de yaşananlara da dikkat çektiğini belirten Çelik, "Bütün soykırım suçları işlenmişken yapılması gereken tek şey hem bölgenin geleceği açısından hem insanlığın geleceği açısından Netanyahu'nun başında olduğu bu katliam şebekesinin durdurulması ve yargı önüne çıkarılmasıdır. Ve bunların soykırım suçundan Nazilerin yaptığı gibi hesap vermesidir. Bunun dışında bunları cesaretlendiren herkes daha da ileri gitmiş birtakım Nazi eylemleriyle yüzleşmek zorunda kalacaklar. Bazı devletlerin son derece isabetli karar alarak eylül ayında Filistin devletini tanıyacaklarını ifade etmesi de son derece kıymetli bir adımdır. Ve bu şekildeki küresel dalganın daha da yükselmesinden büyük bir memnuniyet duyacağımızı ifade ediyoruz. Buna karşı Netanyahu hükümetinin bu katliam şebekesinin cevabı bu 7 Ekim kurbanlarına dönük olarak, bir karşıt girişimdir gibisinden bütün gerçekleri örtbas eden bir yaklaşım sergiliyorlar. Gazze'de soykırıma uğrayan on binlerce çocuk var. On binlerce kadın var. Ve bu soykırım şebekesi halen bu eylemlerine devam ediyor. Filistin devletinin tanınmasının bu Siyonist şebekenin hedeflerine ulaşamayacağı konusunda mesajı tam alması bakımından son derece önemli olduğunu ifade ediyoruz. O sebeple şimdiye kadar desteğini açıklayan Filistin devletinin tanınması yönde desteğini açıklayan bütün ülkelere tebriklerimizi iletiyoruz, teşekkürlerimizi iletiyoruz. Sayının artmasını da büyük bir memnuniyetle karşılayacağımızı ifade ediyoruz" dedi. "SÜRECİN SABOTE EDİLMESİNE MÜSAADE ETMEYİZ" Suriye'de terör örgütü SDG'nin entegrasyonuna ilişkin gelen soruya Çelik, "PKK'nın bütün şube ve uzantılarıyla silah bırakması gerekir' dedik. İkincisi aynı şekilde silahlı gruplarının yanı sıra illegal yapılanmalarının da feshedilmesi gerekir dedik. Bizim Terörsüz Türkiye'den anladığımız budur. Şimdi buna bu prensiplere yani bütün şube ve uzantılarıyla silah bırakmasına ya da illegal yapılanmalarının da feshedilmesine dönük bu yaklaşıma dair işte bir takım şehirler düşündüğünü bunlara bir takım bu çevrelerden itirazlar geldiğini işte Suriye'de yapılan bazı konuşmalarda bunları görüyoruz. Ama bizim prensibimiz ve tutumumuz açıktır. Oradaki hareketliliği de görüyoruz. Yani meseleyi hem zamana yayma şeklinde biliyorsunuz orada işte bu SDG denilen PKK yapılanmasıyla oradaki hükümet arasında bir yıl içinde gerçekleşecek bir eylem planı vardı ve oradaki o silahlı gruplar tek silahlı gücün Suriye ordusu olması temelinde silahlarını bırakacaklar, o yapıya teslim olacaklar. Irak'ta farklı bir model Suriye'de farklı bir model ortaya çıkacaktı. Onlar da Suriye ordusuna entegre olacaklardı. Ama şimdi çeşitli gelişmeleri bahane ederek bunun başka bir mecraya götürülmeye çalışıldığını orada Suriye'nin toprak bütünlüğüne ve milli egemenliğine aykırı bir takım yaklaşımlar ortaya koyulmaya çalışıldığını bazı fırsatçılıklar yapılarak başka hareketlilikler ortaya koyulmaya çalışıldığını görüyoruz. Tabii ki bu kabul etmeyeceğimiz bir şey" şeklinde cevap verdi.

"IRAK MODELİNİN BİR FAYDASI YOKTUR"

Terörsüz Türkiye'nin aynı zamanda bu terörsüz bölge hedefi içinde bir ilham kaynağı olacağını bildiren Çelik, "Ayrıca bu grupların bu silahlı grupların bu terör gruplarının Suriye için önerdiği ya da Irak için önerdiği modellerin oradaki Kürt'e de bir faydası yoktur. Arapa da bir faydası yoktur. Türkmen'e de bir faydası yoktur. Bunlar daha önceleri emperyalist odaklar tarafından dillendirilmiş tamamını elde edemedikleri ülkelerin belli bölgelerine hükmetme, tırnak içinde 'çökme' şeklindeki siyasi projelerin işte bu emperyalist projelerin terör örgütleri vasıtasıyla hayata geçirilmesinden ibarettir. Orada bu sürece karşı olan yaklaşımları da görüyoruz. Ama biz dediğim gibi odağımızı kaybetmiyoruz. Bizim bütün çalışmalarımız PKK'nın uzantılarıyla ve illegal yapılarıyla teslim olması ve silah bırakması, silahlarını teslim etmesi şeklindeki bir süreçtir" ifadelerini kullandı.

"BU ANLAŞMA BİR AN EVVEL HAYATA GEÇMELİ"

SDG'nin süreci sabote etme girişimlerine ilişkin gelen soruya Çelik şu şekilde cevap verdi:

"Türkiye'ye karşı halen geçmişteki Türkiye'nin milli güvenliğini tehdit eden pozisyonların korunması ya da güncellenmesine dair adımları hassasiyetle takip ettiğimizin bilinmesini isteriz. Her birini gayet iyi bir şekilde biliyoruz. Orada esas olan Suriye hükümetiyle SDG denilen yapı arasındaki bu bahsettiğimiz anlaşmanın bir an evvel hayata geçmesidir. O zaman zaten bir sorun kalmayacaktır. Ama şimdi Süveyda bölgesinden işte bu SDG'nin olduğu bölgeye kadar koridor açma oralarda farklı bir alan oluşturma farklı taleplerinin aslında emperyalist ve siyonist talepler bunlar. Bunların SDG adına yapılan açıklamalarda işte yerel yönetim modeli, Suriye'de özel modeller gibi kamufle edilmeye çalışıldığını da görüyoruz. Bu hassasiyetle takip ettiğimiz bir konudur. Tabii ki bu bahsettiğin toprak bütünlüğü ve milli egemenliği çerçevesindeki Suriye'yi dönme girişimlerine ya da orada bahsettiğim bu şekilde ki bu bahsettiğimiz terörsüz Türkiye'nin terörsüz bölge hedefi, PKK terör örgütünün silah bırakmasına, kendini feshetmesine dair sürecin sabote edilmesine o şekilde müsaade etmeyiz."

"BAŞKOMUTANLIK MAKAMIDIR" CHP’li Ali Mahir Başarır’ın dün açıklanan YAŞ kararlarına yönelik açıklamalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çelik, “CHP'nin YAŞ kararları sonucunda ortaya çıkan komuta kademesi ile ilgili sözlerini takip ettik. CHP şunu bir türlü anlayamıyor, genetik problem haline gelmiş. Geçmiş zamanlarda anayasa profesörü 'Ordu artık darbe yapmıyor, kağıttan kaplana döndü' şeklinde açıklama yapmıştı. Vesayet dönemlerdeki kaotik durumlar onlar için makbul oluyordu. Şimdiki Genelkurmay Başkanımız da Kara Kuvvetleri Komutanı ve diğer komutanlarımız da bütün kademelerde hizmet etmiş, tartışılmaz, nitelikli asker olarak bu görevlere hakları ile gelmiş ve Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirleri ile getirilmiştir. Eski, köhnemiş numaralara başvuruyorlar. Cumhurbaşkanlığı makamı başkomutanlık makamıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın yetkisini kullanamayacağını düşünüyorlar. Bu da arızalı zihniyete tekabül ediyor. Bu kararlar yüzde 100 meşruiyetle hayata geçirilir. CHP'nin komutanlarımız hakkındaki sözlerinin hiçbir siyasi, hukuki, askeri geçerliliği yok” ifadelerini kullandı. Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere’nin göreve iadesine ilişkin de konuşan Çelik, “Bu kadar yolsuzluk iddiası var; 'CHP Genel Başkanı ben bunlara kefilim diyebiliyor mu' demiştik. Demek ki yargı elindeki dosyalara, bilgilere göre işlemini yapıyor ve yeri geldiğinde görevden alınması gereken alınıyor, göreve iade edilmesi gereken iade ediliyor. CHP'liler, CHP'lilerin yolsuzluklarını ihbar etmişler ve yargı da bunun üzerine gitmiş. Yargısal süreçte görevden alınanlar gibi iade edilenler de olmuştur” diye konuştu. "TÜRKİYE'NİN ÇEKİNCESİ YOK" Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in Türkiye’ye yönelik açıklamalarına yönelik soruya da yanıt veren Çelik, “Yunanistan'la bütün sorunlarımızı masada çözelim, diplomasi ile çözemeyeceğimiz sorun yok. Ege bir barış gölü olarak değerlendirilsin. Maalesef biz diplomasiden yana tutum sergilerken Yunanistan'dan birtakım yanlış söylemler geliyor. Diplomatik tutumu devam ettirmek lazım. Türkiye'nin çekincesi yok. Türkiye ile Yunanistan arasında askeri mukayese ile üstünlük çıkarmalarını kimse ciddiye almaz. Türkiye barışın, diplomasinin tarafındadır. Türkiye kendi çıkarlarını korumak için sonuç alacak güce sahiptir. Türkiye ile askeri mukayeseye girilmemesini tavsiye ederiz. Yunanistan'dan yapılan bu açıklamalar doğru değil. İç siyasete dönük yapacakları açıklamalar ile dış siyasete dönük açıklamalarını karıştırıyorlar” ifadelerini kullandı.
 
Geri
Üst